RANA ÇOLAK

Bağışlanma Dileğim

Ey şefkati ve merhameti sınırsız olan Allah’ım,

Bütün kalbim, ruhum ve samimiyetimle ellerimi Sana kaldırıp yalvarıyorum. Bugüne kadar Sana dönmek, Senin sevmediğin şeyleri yapmamak ve bütün ruhumla Sana bağlanmak konusunda verdiğim sözleri bozdum. Hep nefsimin ve şeytanın çirkin tuzaklarına kapılıp, vicdanım feryat ettiği hâlde, Senin huzurunda Sana isyan anlamına gelecek kötülükleri işleme cüretkârlığında bulundum.

Ben şu anda Senin kudretinin tecellisiyle bu sözleri söylerken, tekrar, utançla kararmış alnımla huzurunda boynumu eğiyorum. Bir daha Senin engin merhametine sığınarak, azabından korkup rahmetin için yalvarıyorum.

Şefkatli ve Merhametli Allah’ım,

Şüphesiz, Senin kullarına olan şefkat ve merhametin, bütün annelerin ruhlarına bağışladığın evlât şefkatiyle karşılaştırılamayacak kadar büyük ve sınırsızdır. Tekrar, rahmetini ümit ederek, bulanık gözlerimi göğsüme indirip, bağışlanmamı diliyorum. Senden başka el açacağım, sonuçta Senden başka kapısına sığınacağım, Senden başka kalbimin ve ruhumun sınırsız arzularını tatmin edebilecek kimse yok.

Bu metin 1992 yılında yazılmıştır.

Bir daha, beni bağışlamanı içtenlikle istiyorum. Senin sevmediğin ve beni Sana sevdirmeyecek şeyleri yapmamak hususunda, bana sağlam bir irade vermeni diliyorum. Nefsime galip gelmek, nefsimin çirkin arzularını senin çizdiğin meşru daire çerçevesinde tatmin etmek konusunda bana başarı vermeni diliyorum.

Şüphesiz benim ve sevdiklerimin ve sevmek istediklerimin sahibi Sensin. Senin mülkün olan şeylere yönelen nefsimin Senden izinsiz istemesine karşı, Senin yardımına sığınıyorum.

Bana insanlığın özellikle sonsuz mutluluğunu destekleyecek çalışmalarda bulunmama yetecek bir beden ve zihin sağlığı bağışlamanı diliyorum.

Allah’ım…

Evreni Onun nurundan yarattığın, bizim Seni tanımamızı borçlu olduğumuz Sevgili Peygamberimizin (asm) Sana olan engin sevgisi hürmetine; Senin Kadîr, Rahîm ve Vedûd isimlerinin hürmetine, yakarışlarımı katında kabul eyle. Hayırlı hedeflerimden ayrılmama izin verme.

Allah’ım! Beni sürükleyip Senden uzaklaştırmaya yırtınan nefsimin ellerine teslim etme. Seni sevmekten daha büyük bir mutluluk olamaz. Lütfen Seni bana sevdir. Ruhuma her sabah bu duayı samimiyetle okumaya beni teşvik edecek bir arzu ver.

Rabbim! Beni bağışlayıp, sevdiklerine dahil etmeni istiyorum. Beni karanlık ve tehlikeli yollardan geçirirken yalnız bırakmamanı, benim yanımda olduğunu hissetmemi sağlamanı istiyorum. Kusurlarımdan utanıyorum. Yalanlarımdan, bencilliklerimden, ikiyüzlülüklerimden, şükürsüzlüklerimden utanıyorum. Eğer beni bağışlarsan ve seversen, bundan daha büyük neyi başarabilirim?

Kovulanlardan olmaktan ısrarla ve içtenlikle Sana sığınıyorum Allah’ım. Senden uzaklara düşmekten Sana sığınıyorum.

Amin…

Dr.Muhammed Bozdağ

31. Kitap Kültür Fuarı

YAZARLARDAN RAMAZAN SOHBETLERİ

31. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı’nda geçtiğimiz yıl başlayan Beyazıt Ramazan Sohbetleri, bu yıl 26 yazar ve fikir adamını ağırlıyor.

Türkiye Diyanet Vakfı tarafından organize edilen ve İBB Kültür A.Ş.’nin katkılarıyla düzenlenen Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı, İstanbul Beyazıt Meydanı’nda 31. kez okurları kitapla bir araya getirirken; Beyazıt Ramazan Sohbetleri’yle ziyaretçileri fikir ziyafetlerine hazırlıyor.

Vakıf Fuarcılık, geçen yıl kültür etkinlikleri kapsamında Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER) ile başlattığı ve 22 programa imza atan Beyazıt Ramazan Sohbetleri’ni, Ramazan ayı boyunca 26 programla ziyaretçilerle buluşturacak.

Beyazıt Ramazan Sohbetleri, geçen yıl gördüğü yoğun ilgi üzerine fuarın değişmezleri arasına katıldı. Beyazıt Camii yanına kurulan çadırda gerçekleştirilecek olan sohbetler, her gün saat 18.00 ile 19.00 arası, ESKADER Başkanı Mehmet Nuri Yardım’ın danışmanlığında belirlenen kültür, edebiyat ve sanat dünyamızdan seçkin yazarların ve fikir adamlarının kendi ihtisas alanlarına veya Ramazan’a dair olacak.

 

YAZARLARDAN RAMAZAN SOHBETLERİ TAKVİMİ

31. Kitap Kültür Fuarı Beyazıt Ramazan Sohbetleri Takvimi:

1 Ramazan 20 Temmuz Cuma Can Alpgüvenç
2 Ramazan 21 Temmuz cumartesi Dursun Gürlek
3 Ramazan 22 Temmuz Pazar Bestami Yazgan
4 Ramazan 23 Temmuz pazartesi Üstün İnanç
5 Ramazan 24 Temmuz Salı Nevzat Bayhan
6 Ramazan 25 Temmuz Çarşamba Prof. Dr. Nazif Gürdoğan
7 Ramazan 26 Temmuz Perşembe Mehmet Cemal Çiftçigüzel
8 Ramazan 27 Temmuz Cuma Ali Hakkoymaz
9 Ramazan 28 Temmuz Cumartesi Beşir Ayvazoğlu
10 Ramazan 29 Temmuz Pazar Yavuz Bahadıroğlu
11 Ramazan 30 Temmuz pazartesi Ümit Şimşek
12 Ramazan 31 Temmuz Salı Yusuf Dursun
13 Ramazan 1 Ağustos Çarşamba Yıldız Ramazanoğlu
14 Ramazan 2 Ağustos Perşembe Mustafa Armağan
15 Ramazan 3 Ağustos Cuma Sadık Yalsızuçanlar
16 ramazan 4 Ağustos Cumartesi Prof. Dr. Mehmet Zeki Kuşoğlu
17 Ramazan 5 Ağustos Pazar İsmail Bilgin
18 Ramazan 6 Ağustos Pazartesi Prof. Dr. Ahmet Güner Sayar
19 Ramazan 7 Ağustos Salı Recep Arslan
20 Ramazan 8 Ağustos Çarşamba Ali Erkan Kavaklı
21 Ramazan 9 Ağustos Perşembe Dr. Mehmed Niyazi
22 Ramazan 10 Ağustos Cuma Sibel Eraslan
23 ramazan 11 Ağustos Cumartesi Prof. Dr. Ahmet Turan Alkan
24 Ramazan 12 Ağustos Pazar Vehbi Vakkasoğlu
25 Ramazan 13 Ağustos pazartesi Doç. Dr. Rahmi Yaran
26 ramazan 14 Ağustos Salı Kadir Gecesi Mehmet Nuri Yardım

Her gün saat: 18.00- 19.00

Aşk Düşünce Yollara… Hikaye- i Rabia

… ve Râbia!
Güçlü kurgusu, şaşırtıcı karakterleri ve Münib Engin Noyan’ın kendine has anlatım üslûbuyla tadlanmış “Aşk Düşünce Yollara” adlı roman üçlemesinin ikinci kitabı olan “Hikâye-i Râbia”da onun başına gelenleri öğreniyoruz!

Tıpkı gönlünün sultânı Bilâl gibi, bu defa Râbia da savruluyor kaderinin fırtınasında…
“Hikâye-i Bilâl”de yer alan olaylar ve ilişkiler zincirinin bazı halkları çözülürken, onlara yeni halkalar ekleniyor, girift ve alabildiğine şaşırtıcı gelişmeler birbirini kovalıyor.

… ve Yûsuf Bilâl!
1856 yılında sevk-i kaderle varlığından bile haberdâr olmadığı Amerika’ya savrulmuş olan ceddi Bilâl’in akıllara durgunluk veren macerasından 156 yıl sonra, ecdâd yurdu Türkiye’ye, Istanbul’a, Üsküdar’a geliyor!
Ve Yûsuf Bilâl, İmam Bilâl’in ve ölümsüz aşkı Râbia’nın izlerini bulmaya çalışırken kaderin bilinmezleri şaşırtıcı bir şekilde tecellî ediyor…

Hülâsâ, “Hikâye-i Râbia”, yepyeni kahramanları ve sıradışı olay örgüsüyle yine heyecandan heyecana sürüklüyor, şaşırtıyor, derin derin düşündürüyor, kâh güldürüp, kâh ağlatıyor. S

Vakit Tamam

Uzey’in karşısında oturan ninesi hep böyle oturuyordu bir başına. Sağ elinde bastonu; robalı, çiçekli elbisesinin belinde kuşağı; bir de başında bir ucu önden sağ yanağına tutturulmuş beyaz tülbenti… koltuğun bir ucuna hani hemen kalkacakmış gibi, hani birazdan gitmesi gereken bir randevusu varmış gibi ilişirdi. Biri gelip de kızacak endişesi hep yüzünde. Fazlalıkmış gibi artık hayatta… yapabileceklerinin bitmiş olduğunu düşündüğündendi. Yaşlanınca insan demek hep boynunu bükerdi. Gitmesi gereken yere istediği vakit gidemediğinden bir suçluluk duygusu üzerinde. Zamanı tayin eden başkası olmasına rağmen yaşlanınca insan hep suçu kendinde arardı demek. Hayatta kalabilmek için ona ihtiyacı olanlar çekildiğinden beri pencereden seyreder olmuştu hayatı.

Uzey ninesinin elinden tutup okşadı. İncecik ellerindeki yemyeşil damarlar kabarmış, dokunduğunda derisi sağa sola kayıyordu. Sarıldı ninesine. “Neden belin bükülmüş?” diye soruverdi.

Ninesi ona gülümsemeye çalıştı. Uzey’in siyah saçlarını okşadı titreyen elleriyle. “Olgunlaşan her şey eğilir” dedi. “Böyle benim gibi, öne doğru… Sapı artık taşıyamaz başağı. Doldukça eğilir, büyüdükçe tanelerin ağırlığından gökyüzünden toprağa yönelir başak. Böyle benim gibi…”

“Ben de olgunlaşacak mıyım?” diye sordu Uzey.

“Evet, sen de büyüyeceksin. Önce dimdik duracaksın. Güçlü olduğun için bütün zorlar karşında eğilecek. Gücünle bükeceksin onları. Zaman geçtikçe olgunlaşmaya başlayacaksın. Hayat seni dolduracak, besleyecek. Alman gerekenleri alacak, gereksizleri bir kenara atacak yetişkin bir insan olacaksın. İşte o zaman sen eğilmeye başlayacaksın. Önce farketmeyeceksin bu eğilişi. Zamanla yumuşayacaksın. Sevgiyi kucaklamayı, hürmetle eğilmeyi, secdenin anlamını çözeceksin. Manen eğildiklerin çoğaldıkça madden eğildiklerin azalacak. Zaman geçmeye devam ettikçe bu sefer bedeninde görmeye başlayacaksın eğilmeyi. Tam olgunlaştığında “vakit tamam” diyecekler sana. Gideceksin. Bir geliş bir de gidiş vakti vardır.”

“vakit tamam

saat durdu, kimininki onda

kimininki ikiye yedi kala

öğle yemeği ocakta

başımda ağrı, yorgunluk sırtımda

çiçekleri sulamalı

bu akşam bitirmeli elimdeki kitabı

ve uyumalı

sabaha erken başlamalı dolanmaya

vakit tamam

borcum vardı s’ye

bir kelam gödermeliydim d’ye

vakit tamam

“ne olur” desem

görmedim daha Atlas Okyanusu’nu

çıkmadım hiç safariye

şöyle doya doya kumsalda bir o yana bir bu yana

soğuk topraklardan sıcağa akmadım daha

yapacak görecek bulacak öğrenecek…

çok eksiğim var

vakit tamam”

“Gelen gider, her gelen birgün mutlak gider Uzey” dedi çizici. “Saati herkesin başkadır, kimsenin saati kimseninkine uymaz.” Anladı Uzey. Bu hayatta hüzündü hep başı çeken. Sıranın geleceğini bile bile yürüyebilmek için hazırlanmak gerekti vakit tamam olmadan.

-Naz-

Kibir

”Tohum bile başını toprağa koyunca büyüyüp gelişmekteyken insanoğluna ne oluyor ki ayağının altındaki toprağa karşı kibir taşıyıp kendini unutuveriyor!?..”

İskender Pala

Aşk Düşünce Yollara… Hikaye- i Bilal

Güçlü kurgusu, şaşırtıcı karakterleri ve Münib Engin Noyan’ın kendine has anlatım uslûbuyla tadlanmış düşsel bir roman…

1996 yılında New York’ta Müslüman bir zenci kadının dünyaya getirdiği beyaz bebek, annesi dahil bütün aileyi büyük bir şaşkınlık içinde bırakır.

Bir kişi hariç: “mucize” bebeğin dedesi Prof. Dr. Abdulhakîm Osman. Olayın altında yatan hikâye, dinleyenleri/okuyanları daha da büyük bir şaşkınlığa düşürecek ve bambaşka dünyalara sürükleyecek müthiş bir aşk hikâyesidir.

1800’lü yılların ortasında Üsküdar’da başlayıp, önce Ege denizinin küçücük bir adası, sonra da İspanya üzerinden Teksas’ın bir kasabasına kadar uzanan bir aşk hikâyesi…

Bilâl ile Rabiâ’nın aşklarından doğan beklenmedik ve çarpıcı bir yolculuğun seyir defteri. Aşk Düşünce Yollara / Hikâye-i Bilâl’de Münib Engin Noyan’ın keyif veren, akıcı anlatımıyla Bilâl’in, Rabiâ’nın, Osman Hoca’nın, Yorgo Vassilidis’in, Harula’nın, Hacıbey Sungur’un, Hacı Tayyar Reis’in, Gaetano Dragonetti’nin, Onnik Efendi’nin ve Winnie’nin şaşırtıcı, gizemli dünyalarına gireceksiniz… Daha önce benzerleriyle hiç karşılaşmadığınız bir dünyaya…

Aşk Düşünce Yollara roman dizisinin ilk kitabı olan Hikâye-i Bilâl, kahramanlarıyla ve sıradışı olay örgüsüyle bizi heyecandan heyecana sürükleyecek, şaşırtacak, derin derin düşünderecek, kâh güldürüp, kâh ağlatacak ve bu özellikleriyle bitmesini istemediğimiz başucu romanlarınızın arasında yer alacak!

Dedem

DEDEM

Dedem canım dedem.

Ölünce tüm tanıdıklarımız sana dua okudu.

Ananem hep sana her zaman ağladı.

Seni annem ananem ççççook seviyor.

Ailemiz sensiz duramaz.

(Gece 02:30 sularında rahmetli dedesinin evine giderken, arka koltukta yazdı bu şiiri Azizim. Tahminimizden çok daha özlüyor dedesini)