çocuk eğitimi

Asla çocukları çocuk yerine koymayın!

Peygamber Efendimiz çocuklarla karşılaştığında büyükler gibi selam verirdi. Onlarla sır paylaşırdı. Çocuklara değer verir en yorgun olduğu zamanlarda bile onları incitmezdi. Ayrıca, Peygamberimize göre çocuklar büyükleri rahatsız etmez, büyükler çocukları rahatsız eder. Hasta çocuk ziyaretinde bizler çocuklarla ilgilenmekten çok anne ve babayla konuşmakla meşgul oluruz. Oysa peygamberimiz çocuklarla meşgul oluyor, onlarla konuşuyordu.

Medeniyetin Yapı Taşı ; ” Çocuk “

krisallbrightphotography.com

Çocuk eğitimine dair okunası satırlar:

http://icimizeyolculuk.blogspot.com/2011/09/medeniyetin-yap-tas-cocuk.html?spref=fb

……

“Çocuk gelişiminde belli oranda telafi olabilse de tam anlamıyla geri dönüş yok bunu asla unutmamalı! Çocukluk döneminde yaşaması gereken deneyimleri yaşayamadıktan sonra tüm renkleri biliyor olmasının önemi yok.Birçok kişiye göre onun zekasının ispatı olarak görülebilecek birçok bilişsel edinimi (bilgisayar kullanma gibi) engellenmemiş her çocuk zaten zamanı gelince başaracaktır,ama çocukluk döneminde edinilmesi gereken duyusal becerilere dönüş yok”  

……

“Çocuğu olan onunla çocuklaşsın” diye buyurmuş Peygamber efendimiz,aleyhisselatu vesselam. Ama çocuklarımıza “asil insanlara davranır gibi” davranmamızı da öğütlemiş,öyle de yaşamış. Peygamberimiz bir çocuğun elinden tutunca o bırakıncaya kadar elini çekmez, çocuklarla karşılaştığında büyükler gibi selam verirmiş. Onlarla sırrını paylaşırmış. Özgüveni en başa alan bir Peygamber görüyorum çocuk gözlerimle asrı saadete baktığımda. Asrı saadette çocuk olsaymışım keşke diyorum…

Başarısızlık, Daha Çok Dikkat Çekmemeli…

Çocuğunun eğitimi konusunda tavsiyeler isteyen bir anne:

“-Kızım, Tarih ve İngilizce’de çok zayıf. İstemeye istemeye özel derse gönderiyorum. Bu da onu çok yoruyor. Onu motive edebilmem için ne tavsiye edersiniz?” diye sormuştu.

Bense bu anneye, kızının hangi derslerde iyi olduğunu sormuş ve anneden “matematik” dersinde kızının çok başarılı olduğu cevabını almıştım.

“-Peki, neden kızınızı matematikte özel derse yazdırmıyorsunuz?” diye sorduğumda ise anne, omuz silkerek:

“-Gerek görmüyoruz, çünkü kızım çocukluğundan beri matematik dersinden hep on üzerinde on alır.” demişti. Şaşırmıştım, annenin “Gerek görmüyoruz!..” deyişine…

Kızı matematik dersinde bu kadar başarılı olan bir anne, kızının başarısız olduğu derslere gösterdiği önem kadar, başarılı olduğu derse önem vermiyordu. Hâlbuki bu çocuğun kabiliyeti, açık bir şekilde matematik sahasında ortaya çıkmış olmasına rağmen, anne, kızının bu başarısını, “Gerek yok!” diye geçiştiriyordu. Hâlbuki çocuklara başarısız oldukları sahalarda ekstra yardımlarda bulunulduğu gibi, belki de daha önemlisi, başarılı olduğu sahalarda destek gösterilmelidir.  Ancak, ve ne yazık ki, günümüz eğitim sistemi, “her şeyden bir şey” öğretmeye yönelik olduğu için, “bir şeyden her şeyi bilmeye” kabiliyetli çocuklar arada kaybolup gitmektedir. Hâlbuki anne-babalar, çocuklarının başarısızlığına dikkat çektiği ve özen gösterdiği kadar (ve hatta daha da fazla) çocuklarının başarılı oldukları sahalara da dikkat çekmeli ve o sahalarda yollarını açmalı, destek vermelidir.

Çocuğu En İyi Tanıyan Annedir

Hiç kimse, bir çocuğun kabiliyetini keşfetme konusunda anne-baba kadar bilgiye sahip olamaz.  Özellikle anneler,  çocuklarının doğduğu ilk günden son güne kadar hangi kabiliyetlerinin olduğunu anlayabilecek özel donanıma sahiptirler. Yeter ki, bu donanımı “empati: karşısındakinin yerine kendini koyma” kanallarını tıkamadan kullanabilsinler. Tabiî ki, her anne-baba iyi niyetlidir ve çocuklarının geleceğini en iyi biçimde şekillenmesini ister. Ancak iyi niyet, her zaman iyi netice vermez…

Adem GÜNEŞ

Çocuğu Tanımadan, Çocuk Terbiyesi Olmaz

Mevlânâ Hazretleri Mesnevî’de bir hikâye anlatır.“Yaralı şahin kuşu, bir yaşlı kadının bahçesine kondu. Yaşlı kadın perişan görünümlü şahine acıdı, merhamet etti yanına aldı.Aç şahinin önüne çocukları için hazırladığı hamur bulamacını koydu. Şahinin, önüne konan tasa gagasını daldırması ile başını sallayarak geri çekmesi bir oldu. Çünkü şahin et yerdi, hamur bulamacını yiyemedi.Yaşlı kadın, şahinin bu hâlini görünce üzüldü:

«-Vah!» dedi, «Gagan uzamış, kıvrım kıvrım olmuş. Yumuşacık bir hamur bulamacını bile yiyemez olmuşsun. Senin önceki sahibin hiç mi Allah’tan korkmazdı ki, şu gaganı düzeltmemiş hiç!..» dedi ve eline aldığı kör makas ile şahinin gagasını kesmeye çalıştı. Şahinyaşlı kadının elinden kurtulmak için çırpınsa da, nâfile, kaçamadı. Yaşlı kadın şahinin gagasını kesti.

Şahin çırpınırken, yaşlı kadın, şahinin kanatlarını gördü:«-Vah!..» dedi, «Senin eski sahibin sana hiç bakmamış, şu kanatların ne hâle gelmiş, kimi uzun, kimi kısa kalmış!..» diyerek, şahinin o güzelim kanatlarını elindeki makasla düzeltmeye başladı.Şahin acı ile kıvrandı, çırpındı…

Çâresizce pençelerini kadının koluna attı ve tırnaklarını kadının koluna geçirdi. Yaşlı kadın, şahinin kanatlarını -güya- düzeltirken koluna batan tırnakları gördü:«-Vah vah! Önceki sahibin nasıl merhametsizmiş ki, bir kere bile tırnaklarını kesmemiş. Tırnakların ne de çirkin olmuş.» dedi ve elindeki makas ile şahinin avlanmakta kullandığı pençelerini söküp attı.

Câhil ve yaşlı bu kadının elinde rezil olan şahinin gözleri doldu. Yaşlı kadın, şahinin bu hâlini görünce hiddetlendi:“-Kimseye iyilik yaramıyor ki!..” dedi, “Ben iyilik yapıyorum, kuş ağlıyor.”  diye söylendi.  Sonra da elindeki kuşu:

“-Git hadi, bildiğin yere!..” diyerek kaldırdı havaya attı. Şahin çırpındı uçmak için… Ama kanatları kesikti, uçamadı… Acı ile yere inmek istedi, tırnakları sökülmüştü yere de konamadı… Kendini yan üzeri bir kulübeciğin arkasına attı. Koca koca avları, gökyüzünde süzüle süzüle avlayan cesur şahin kuşu, câhil kadının elinde korkak bir kargaya dönüşmüştü.

Birçok anne-baba, çocuklarını yeterince tanıyamadıkları için, ellerindeki “şahin” bakışlı çocukları, kargaya çeviriyorlar da, farkında değiller. Hâlbuki çocuk terbiyesinin birinci ve en önemli maddesi, çocuğu tanımaktır. Hiçbir çocuk, bir diğeri ile aynı değildir. Nasıl ki, gökyüzünden dökülen milyarlarca kar tanesi görünüşte birbirine benzediği hâlde, aslında hiçbiri bir diğerinin aynı değildir; tıpkı bunu gibi, her çocuk da bir diğerinden farklı karaktere sahiptir. Bu çocuklar öz kardeş bile olsalar…

ğer çocukların bu farklılıkları göz önüne alınmadan, çocukların karakterleri tanınmadan çocuk terbiyesine girişilir ise, o takdirde, şahin karakterli bir çocuk, bir süre sonra korkak bir kargaya dönüşme riski taşır.

Adem Güneş

Yetiştirirken

Çocuklarınızı sizden sonraki zaman için hazırlayın (Hz.Ömer)

Sadık Yalsızuçanlar’ın mükemmel kitabı “Vefa Apartmanı” nı okurken pek çok satırın altını çizmiştim. Bu söz de o satırlardan biriydi.

Ne kadar ince bir düşünce, ne muhteşem bir eğitim biçimi…

Çocuklarınızı sizin zamanınıza yada şu anki zamana göre yetiştirin demiyor. Çocuklarınızı sizden sonraki zamanlar için hazırlayın diyor. O zamanlarda ihtiyaç duyacakları bilgi birikiminin, ahlaki gelişiminin ne olacağını tahmin edin ve ona göre hazırlık yapın diyor. Ciltlerce çocuk gelişim kitabını okusanız da bu nasihatin yerini hiçbir kitap alamaz diye düşünüyorum.