Kıblesiz olmak ya da kalmak

Allah isteyip dileyen hiç kimseyi kıblesiz koymasın ve kıbleden ayırmasın. Kıbleli olmak, kıbleyi bilmek, kıbleyi anlamak, kıbleyi yaşamak; Allah’a, insana, kâinata ve tüm canlılara dost olmaktır. Kıbleli olduğu halde; Allah’a, insana, kâinata ve diğer canlılara dost olamayanlar, kıbleden habersizler demektir.

İslam medeniyeti kıble örgülüdür. Hak ve hukuk adına İslam medeniyetinin ortaya koyduğu ölçüleri, kıble inancı tesis eder. Kıbleli insanlar, taşıdıkların misyonun ne anlama geldiğini bilir ve evden sokağa, sokaktan işe, işinden sosyal hayatın bütününe, bu misyonu taşır ve yaşar. Müslüman olan veya olmayan her toplumun; tarihine, kültürüne ve inançlarına göre bir ahlak öğretileri vardır. Müslüman toplumların ahlak ilkelerini ise İslam belirler. Bunun en önemli göstergesi ise kıbleye yönelerek, Allah’a günde beş vakit namazla akit yenilemektir. Kıble misyonu sadece namazla bitmez. Müslüman kişi, her hareketinin kıbleye uygun olup olmadığından sorumludur.

Müslümanlar hal ve hareketlerini kıbleye göre düzenler dedik ama bir iki de örnek vermeli.

“Çocuklar Duymasın” diye bir televizyon dizisi var. Orada yatakları hariç herkes evin içinde ayakkabıyla yaşıyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde artık evlere ayakkabıyla girilmiyor. İlkel Avrupalılar bir zamanlar giriyormuş ama onlar da terk etmiş. Eve ayakkabı ile girmek ve yaşamak, görgüsüzlüğün zirvesiyle beraber, evin kutsallığına ihanettir. Yalnız ne televizyonun yöneticilerini ne de dizinin yapımcı ve oyuncularını “Müslümanca davranmıyorlar” diye eleştiriyor değilim. Geçelim.

Müslüman ailelerde evlere ayakkabı ile girilmez. Müslümanlar kıbleye doğru uzanıp yatmazlar. Müslüman evlerde banyo ve tuvaletlerdeki oturuş biçimleri de kıbleye doğru değildir. Çok temiz olmasına rağmen, tuvalet veya banyoda kullanılan terliklerle salona ya da odalara da geçilmez. Kıble deyip duruyoruz da bakarsınız ne demek istediğim anlaşılmaz, bir açıklama yapayım. Kıbleyi işaret ederken, esas “Kâbe”yi işaret etmekteyiz. Su içerken kıbleye dönülür. Kurban keserken kıbleye dönülür, vefat edenlerin yüzü kıbleye çevrilir. Velhasıl hayırlı her işin yönü “Kâbe’dir.” 

Yine bir televizyon kanalında yapılan yarışmada katılımcıya şu soru soruldu: “Gemicilikte kullanılan ‘kıble’ terimi hangi yönü işaret etmektedir.” Yarışmacı uzun uzun düşündükten sonra joker hakkını kullanarak seyirciye sordu. Seyircilerin önemli bir bölümü “Güney” dedi. Geriye kalanlar ise kuzey, batı ve doğu dedi. Ne kadar acı değil mi? Müslüman bir ülkede yaşayacaksınız ve hiç kıble kelimesini duymadan 25 yaşına geleceksiniz. Çevresinde hiç mi Müslüman kimse yoktu acaba? Evet, bu gençten bu kültürü ve bilgiyi kim esirgedi ya da öğretmedi?

Yetmiş yıldır ahlaki değerlerin çirkefler içine gömüldüğü ve kirli ayaklarla çiğnendiği ülkemizde; insanımızın yüzünde hayâ, içinde vicdan aramak için kıble kültürü önemlidir.

 

Huseyin Ozturk

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*