Sevdiğim Satırlar

Kör Bir Çocuk

Rabbim şu ırmağın aynısından ben de var.
Uzak şehirler çeker de beni
Ben beni kandıramam
Canıma dadanan acı okşar beni eliyle aldırmam ve derim ki
Rabbim kör bir çocuk rüyasında ne görür
Bildiği ne var ki
Karanlıktan başka.

İbrahim Tenekeci

Anne

Hayırlı işler yapan birini bana anlattıklarında hemen; “Annesi kim?” diyorum gayri ihtiyari…
Siz de öyle misiniz bilmiyorum..
Yine kötü İşler yapan çok zalim birinin bahsi geçince de; “Annesi kim ki bunun?” dediğim çok oluyor.

Anneler önemlidir.
Anneler tek tek inşa ederler yürekleri çünkü..

İnsan 80 yaşına gelir de annesinin öğretileri hala taptaze yüreğindedir..

6 yaşından 80 yaşına kadar taşır yani onu Annesi.

Taşır bizi anneler yarınlara, farkında olmasak da.

Annesi olmayan eksiktir o yüzden.

Ama Vahhab olan O Yaratıcı böylelerine “Anne Yürekler” hediye eder, yoksun kalmasınlar diye..

A. Reşad

Mekanı Cennet Olsun

Annesi ölünce yaşlanır insan..
Yüreğinin bir tarafı hep yas tutar ömür boyu..
Ayşe Reşad

 

Gayretli, iffetli, çilekeş, onur ve istikamet sahibi, ağzı dualı, eşi Kaptan Ahmet Reis’ten sonra evlatlarına hem ana hem baba olmayı bilmiş, yiğit kadın, bugün Hakka yürüyor işte…

Yetiştirdiği tüm evlatlarını düşününce aklıma ilkin Kuran’ı Kerim’i çok güzel okudukları geliyor. Kızı Vesile Hanım, oğlu Tayyip Bey ve torunları, sesleri Kuran’a eşlik eden evlatlar…

Kendisini 22 yıl önce, üniversite öğrencisiyken gelini Emine Hanım ile evlerinde verdikleri talebe iftarlarından beri tanıyorum. Evleri garip gurebaya, fakir fukaraya ve tüm talebelere her daim açık olmuştur. Oğlu, Beyoğlu’na Belediye Başkan adayı olmuş ve türlü tertip düzenlerle seçim kaybettirilmişti. Biz hukuk talebeleri, davayı heyecanla takip ediyorduk. Perdeleri açık pencerenin önünde elinde tesbihiyle beklerken bulmuştuk Tenzile Anne’yi… Gözleri ufukta, dudaklarından dökülenler; “Allah onu bize bağışlasın, Tayyib’imi bekliyorum, merak ediyorum, arkadaşları iyidir dediler, birkaç gündür yok, Musa Peygamberi Firavun’dan koruyan Allah, onu da korusun!”

Onu Kasımpaşa’nın dar sokaklarından, Piyalepaşa civarından, yoksul ama onurlu insanların arasından tanıdık. Oğluyla hep yan yana yaşadılar, hiç ayrılmadılar. Kasımpaşa’daki, Üsküdar’daki evlerinde, Tenzile Teyze’nin kendine has eşyaları hiç değişmedi. Gözlüklerinin üzerinden bakıp, tesbihin arasından “Allah evladımı da arkadaşlarını da nazardan saklasın, Allah onu memleketimize bağışlasın” derdi. Kendi analık hakkını memlekete millete bağışlamış, infak etmiş, mütevazi bir ses tonuyla, mahremiyeti, duayı ve bahsi seçmişti Tenzile Anne… Her çocuk, anasının devamıdır toprağın içinde uyuyan tohum gibi… Kökü sağlam, dalları göklere doğru yükselmiş, meyve yüklü bir ağaca dönüşmekse elbette gayret, irade ve rikkatli bir terbiyenin içinden geçer.

Başbakanımız Tenzile Anne’nin ayakları altından tüten cennet kokularıyla son kez vedalaşırken, Allahın rahmeti, Resulullah’ın şefaati, üzerine olsun diyoruz…

 

Sibel Eraslan